deli dolu

deli dolu
1. أهوج [أَهْوَج]
Anlamı: ilerisini gerisini düşünmeden davranan kimse
2. سادر [سادِر]
Anlamı: ilerisini gerisini düşünmeden davranan kimse
3. طائش [طائِش]
Anlamı: ilerisini gerisini düşünmeden davranan kimse
4. متهور [مُتَهَوِّر]
Anlamı: ilerisini gerisini düşünmeden davranan kimse
5. مجازف [مُجَازِف]
Anlamı: ilerisini gerisini düşünmeden davranan kimse
6. نزق [نَزِق]
Anlamı: ilerisini gerisini düşünmeden davranan kimse

Türkçe-Arapça Sözlük. 2015.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Look at other dictionaries:

  • deli dolu — sf. 1) İlerisini gerisini düşünmeden davranan, rastgele konuşan, patavatsız Bazı deli dolu sözlerine, çocuk sözleri gibi sevinerek gülüşüyoruz. R. N. Güntekin 2) Çok hareketli, aktif, enerjik 3) zf. İlerisini gerisini düşünmeden, rastgele,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • deli — sf. 1) Aklını yitirmiş olan, akli dengesi bozulmuş olan, mecnun 2) Coşkun, azgın (hayvan, duygu vb.) Bu deli öfkeyi kime veya nelere, bir namlu gibi çevireceğini bilemiyordu. T. Buğra 3) mec. Davranışları aşırı ve taşkın olan (kimse), çılgın Ben… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolu — 1. sf. 1) İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, boş karşıtı Su ile dolu bir şişe. 2) Bir yerde sayıca çok Dağda keklik dolu. 3) Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan Haftaya pazartesiye kadar bütün uçaklar dolu. A. İlhan 4) Boş vakti olmayan, meşgul …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • deli doluluk — is., ğu Deli dolu olma durumu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gümrah — sf., esk., Far. gumrāh 1) Aşırı derecede büyümüş olan (bitki) Uzun zamandır ıssız, bakımsız kaldığı için o gümrah yeşillikler bölgesinde yılanlar türediği biliniyordu. R. E. Ünaydın 2) Deli dolu akan (su) 3) Gür, yüksek, kuvvetli (ses) 4) Uzun,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gümrahlaşmak — nsz, esk. 1) Bitki aşırı derecede büyümek 2) Su deli dolu akmak 3) Ses gür, yüksek, kuvvetli olmak 4) Saç uzun, sık ve dalgalı olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uçuk — 1. is., ğu, tıp Ateşli hastalıklar, ruhsal bunalımlar veya korku sonucu genellikle dudakta beliren kabarcık 2. sf., ğu 1) Uçmuş, soluk Parasızın yürüyüşü sürtük, gözleri süzük, rengi uçuk, sesi bozuktur. R. H. Karay 2) Açık (renk) Uçuk siyah… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uçuk kaçık — sf., ğı Deli dolu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • del-3 (dol-), delǝ- —     del 3 (dol ), delǝ     English meaning: to split, divide     Deutsche Übersetzung: ‘spalten, schnitzen, kunstvoll behauen”     Material: O.Ind. dü̆ la yati ‘splits, makes break, crack”, dálati “cracks” (meaning influenced by phálati “ broken …   Proto-Indo-European etymological dictionary

  • Ferhan Şensoy — (born February 26, 1951 in Çarşamba, Turkey) is a prominent Turkish writer, actor and stage director. BiographyBorn in Çarşamba, Samsun, Şensoy started his secondary school education at Galatasaray High School and completed it in Çarşamba High… …   Wikipedia

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”